1. Anasayfa
  2. Serzeniş

Uygur Türkleri için de Onu anlamak!

Uygur Türkleri için de Onu anlamak!
0

‘’ Abdülhamid ‘i anlamak her şeyi anlamak olacaktır!‘’ Necip Fazıl Kısakürek.

osmanliÜlkenin gelmiş geçmiş nadir beyinlerinden birinin bir diğerine söylediği söz, bu söz bir lakırdı asla değil. ‘Tabi ki de!’ diyeceksinizdir ancak Yusuf Kaplan’ın değimiyle bu tek başına boş bir söz, bu sözün nelere kadir olduğunu irdelemek; mütalaa etmek, tefsir etmek, ‘’ altını doldurmak’’ gerek. Kendimce-kendi anladığım kadarıyla ben üzerime düşeni yapmaya çalışacağım. Çünkü bu sözde, bu günkü yaşadığımız neredeyse bütün sorunlarımızın çaresi mevcut.

Yeni Türkiye’mizin, ülkemizin ihtiyacı olduğu devlet felsefesi yani Abdülhamid Han’ın pratik ettiği ve günümüze miras bıraktığı ve tam da günümüz için biçilmiş bir kaftan olan siyaset anlayışı… Demem o ki öldürülemeyen ve ‘HALA ÖLMEYEN!’ Abdülhamid Han şu küresel devirde yani; sosyal olarak internetin, etkileşimin, global siyaset olarak da manevra seçeneğinin, siyasi kombinasyonların çokluğunun olduğu bir devirde devletimizin başına o noktası daha konmamış tarihinden çıkıp gelse sanırım dünyayı parmağının ucunda oynatması işten bile değildi. Bu kanıya nerden mi varıyorum? Bu gün anca sosyal medyada paylaşımlarını yaparak ağlayıp durduğumuz Çinli Müslümanlar için kendi devrinde Osmanlı toprağına yatırım yaparmışçasına Pekin’de Hamidiye Üniversitesi’nin kurdurmuştu. İşte ‘Abdülhamid’i anlamak’ meselesi burada görüldüğü üzere bir açıdan da Osmanlı’nın yani BİZİM BİZZAT KENDİ MEDENİYETİMİZİN teritoryal sınırlarımızdan ibaret olmadığını anlamaktır mesela. Onu anlamak pek tabi ki de Osmanlı’yı da anlamaktır ve mesela Abdülhamid Han’ın amcası Abdülaziz Han’ın Doğu Türkistan’daki Müslümanlara silah desteği vermesini de idrak etmek de bu elzem olan siyaseti (İLLAKİ SİLAH DESTEĞİNDEN BAHSETMİYOR, BU DEVLET FELSEFESİNİN AKTİFLİK ANLAYIŞINA DİKKAT ÇEKMEYE ÇALIŞIYORUM) tatbik etmenin başlangıcı olacaktır. Tabi bunlar İngilizler tarafından köreltilmiş havsalamız açısından ne kadar korkunç manevralar değil mi? Mamafih bu ‘‘devlet etmenin’’ ta kendisidir!…

‘Abdülhamid Han şu an devletimizin başında olsa’ demiştik; yapılabilecek o kadar çok şey var ki; hiç devlet olarak Çin’in kendisiyle temasa geçildi mi bu konuda ya da Çin’in çevresindeki Japonya; Malezya, Endonezya, Rusya, Kore, (özel durumu ile de olsa) Tayvan ve diğer ülkelerle? Bırakın bunları; Uygur Türkleri ile doğrudan iletişime ilk kez geçen yine o devlet felsefesinin peşinden giden kahraman insan Recep Tayyip Erdoğan olup; Doğu Türkistan’a ziyarete gitmişti. Sonra Myanmar’daki Müslüman kardeşlerimize yapılan ziyaret ve Suriye’deki Müslüman Arap ve Türkmen kardeşlerimize verilen desteği de unutmamak gerekir. Lakin çok yetersizdir. Bizdeki ‘’devlet sisteminin’’ bozukluğu Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde yeniden dirilme emareleri gösteren Osmanlı medeniyetimizin önünü kesmeye çalışmakta, sayın Cumhurbaşkanımızın elini kolunu bağlamaktadır. Biz bu sistemle devlet olarak bile ülkemizin dinamizminin siyasi sembolü olan liderimizin ‘siyasi kişiliğini’ korumaktan aciz bir haldeyiz. Zira Ak Parti’de yaşadığı yol kazasını sistemi değiştirme iradesinin azalmasından dolayı yaşamıştır. Mesela a parti, b parti meselesi de değildir ama irdelemeye çalıştığım üzere bizler ‘Abdülhamid Han’ı anlamaya çalışıyorduk’! Zira Abdülhamid Han Osmanlıydı, Osmanlı mazlumların babası idi ve Abdülhamid Han’ın tasfiyesi Osmanlı’nın tasfiyesi olmuştu: ‘Abdülhamid Han öldürülemedi’ ve bununla doğrudan alakalı olarak da Osmanlı’da yıkılamadı lakin tasfiye edilebildi anca. Bugünlerde dünyada yaşanan bütün bu girift siyasi cereyanların temelindeki bu sorunu idrak etmeden bizlere gün yüzü yoktur!

Ayrıca notumuzu düşersek: Suriye’deki kardeşlerimiz olsun, sarı ırkların diyarlarındaki kardeşlerimiz olsun onların yardımına giderken başka güçlerin kışkırtmaları ile değil kendi inisiyatiflerimiz ve irademizle bunları yapmamız gerekir. Mesela bu ikisinde de ABD Türkiye’yi kendi istediği ve hatta bizim de iyiliğimize olacak olan bir şeyi tetiklemek istemiş olabilir lakin böyle mi olmalıydı yoksa daha çok kendi inisiyatifimizle yani çok daha fazla kendi yararımıza olacak şekil de mi? İşte burada tarihçi Prof. Mehmet Çelik hocanın değişiyle ‘aşiret devleti’ olmaktan kurtulmamız gerek! Yani tam da konumuza uygun bir misalle yazımızı bitirelim. Misal bu Uygur Türkleri’nin sesini duyurma çabası bir gurup (devlet tarafından istihdam edilmemesi manasında) amatör hacker ın işi midir, devletin propaganda yükü bu şekil de mi o duyarlı ve vatansever insanların sırtına bu şekilde mi yüklenmelidir? Sahi bu boş zamanlarını ayıran kardeşlerimiz olmasa bu işi hangi devlet birimi yapar?? Sonra diğer bütün meselelerimizde olduğu gibi vatansever fikir adamlarının, gazeteci, yazarların işi midir ülkemizin sorunlarını tek başlarına yüklemeleri, yoksa bunlar ile devletin sıkı bir işbirliği içinde yürütülmesi gereken işler midir bunlar?

ÜLKE İNSANIMIZ SOSYAL MEDYADA AĞLAYABİLMEK İÇİN Mİ BİR DEVLET TEŞEKKÜL ETTİRİYOR?

Yararlanılan kaynaklar ve istifade edilen fikir adamları: ‘’ Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı‘’ Mustafa Armağan, Güneş Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Turgay Güler’in Ülke TV’nin bel kemiği programı ‘’ Sıradışı‘’- Prof. Mehmet Çelik ve Prof. Yusuf Kaplan.
‘’ Türkiye Osmanlı Türkiye‘’

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
Paylaş

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir