1. Anasayfa
  2. Serzeniş

Ülkemizdeki Sistemin Yazılımı

Ülkemizdeki Sistemin Yazılımı
0

Öncelikle şehit olan insanlarımıza minnet duyduğumu belirterek ailelerine ise Allah’tan sabır niyaz ederek başlamak istiyorum. Konuyla ilgili bir önceki ‘’ Devletimizin Karizması‘’ adlı yazımda (https://www.astsubay.org/devletimizin-karizmasi ) düşüncelerimi belirtmiştim. Ek olarak şunlara değinmek istiyorum: ülkemizdeki devlet sistemimiz tam olarak oturmamış bir haldedir. Bu yüzden göstere göstere vatan hainliği yapmak bazı insanlar ve güç odakları için ne yazık ki serbest bir hal almış, ülkenin milli güvenliği ile kaygılanmak sanki bir suç halini almış, ne yazık ki ‘yavuz hırsız ev sahibini bastırabilmiştir.’ Buna mukabil terör örgütleri devletimizin ‘ verimini’ düşürerek ülkemizin düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektedir. Elbette bu ülkeyi hiçbir güç bölemez Allah’ın izni ile lakin; devletimizin ‘ verimini’ düşüren örgütler bizim diğer dünya güçlerine güç olarak erişebilmemize engel olmakta, bazen istikametimizi dünyadaki diğer güç odaklarının bize çizdiği rotaya doğru sürüklemektedir.

Ülke insanımızın yeteneğinde hiçbir sorun olmadığını hep belirtirim. Bilişim sektörünü örnek göstererek bir teşbih yaparsak; ‘ ülkemizin donanımında hiçbir sıkıntı yoktur, ülkemizin yazılımında bir sıkıntı vardır’ ve bir önceki yazımda da belirttiğim gibi bu sıkıntı kılcal damarlarımıza bile işleyerek ‘ bir film bile çekebilmemizin önüne geçmiştir!’. Önceki yazımdakine benzer bir örnek vermek gerekirse: kendi ‘ donanımıyla barışık bir yazılımlara sahip olan ülkelerde’ iyi filmler çekilebilir. Ne demek mi istiyorum? Bir hikayeye bin katarak öyle kahramanlık; polisiye ya da dedektif filmleri çekerler ki devlet sistemlerinin propagandasını yapar gibidirler. Bunu özellikle yapıyorlar demek istemiyorum; kendisi ile barışık yapılar medeniyet yollarında tereddütsüz ilerleyebiliyorlar demek istiyorum. Mesela efsane MİT’çi Hiram Abas ve ekibinin ilginç bir hikayesi vardır. Batıda bu ‘ hikaye’ filmsiz kalmazdı bence. Peki bizdeki durum nedir; başarısız ‘ MİT yapımları’. Halk bu ‘ yazılımın neden olduğu inorganik şeylere’ tabi ki ilgi duymayacaktı. Hadi bu anlattığım gene film-dizi falan; bir de vatanseverlerin gerçek hayatta karşılaştıklarına bakalım. Hiram Abas göstere göstere şehit edilmiş; ardından ülkede başka büyük bir ‘ temizlik harekatı’ yaşanmıştır. Mahir Kaynak’ı sistem dışlamıştır. Hatta merhumun ömrünün son yıllarında ‘ resmi tarih gençleri’ kendisinin belirttiklerini anlamadığı için kendilerince sosyal medyada onunla dalga geçtiklerini müşahede etmişliğim vardır. İşte ‘’ sistem‘’= ’’ inkılap tarihi‘’ denklemi suratımıza burada böyle çarpmaktadır. Devam edelim; mesleğimiz nasıl daha iyi olabilir ana fikri ile kaleme aldıkları ‘’ MİT Raporu‘’ yüzünden Hiram Abas ve Mehmet Eymür tasfiye edilmiştir. Bu ‘’ sistem’’ denen ‘ yazılım’ belası burada da şu şekilde tezahür etti: idari hukuksuzluk (diğer devlet kurumlarında da az değildir bu) iyi olanları harcıyor-öğütüyor… Bu ‘öğüten sistemin’ örnekleri vermekle bitmez; Hiram Abas ismi geçmişken yine ondan önemli bir örnek verelim yine çünkü anlatmak istediğimizi çok tamamlayıcı bir şey. Şehit Hiram Abas MİT’in istihbarat verdiği halde ordu birimlerinin ‘terörist unsur görülmedi’ diyerek operasyon yapmamasına hayıflanırmış. Benzer olarak da JİTEM’de çalışmış emektar bir uzman çavuştan da şunu duymuştum: ‘ istihbarat verilirdi o halde yine şehit verilirdi! Anlamak mümkün değil!’. Bu bence çok net şekilde ‘ devletin verimi-idarenin kalitesi’-sistem ve memur aktivitelerine yansıması ile doğrudan alakalı. Anlayacağınız o ‘yazılımın kalitesizliğidir’ işte donanımı işe yaramaz hale getiren. Arif olana daha fazla anlatmaya lüzum yok hatta devlet memurluğu yapanlar biraz düşündükten sonra hemen rahatlıkla anlar…

‘ Tarla kavgası’

Ülkemizdeki yazılımın en baş mottosundan biri ise bildiğiniz yalan tarih olan ‘ inkılap tarihinin’ üretimi gibi duran ‘ yurta sulh, cihanda sulh!’ sözüdür. Ben Mustafa Kemal’in böyle bir şey söylediğinden bile emin değilim. Buna sadece inkılap tarihi ne diyorsa tam tersi doğrudur kuralından ulaşmıyorum. Kazım Karabekir’in hatıratına göre Mustafa Kemal Kazım Karabekir’i Musul ve Kerkük’e operasyon için teşvik etmeye çalışmış; Kazım Karabekir ise bu hareketin emperyalist devletlerin ülkemize İtalya’yı saldırtmasına neden olacağını söyleyerek karşı çıkmıştır. Eğer ki ‘ devlet etme’ diyorsak şu an yaşadığımız ülkenin temeli onun icraatları olan ismi de örnek almamız gerekir. Ülke düşmanlarına karşı doğrudan cephe almayan ve savaşı tercih etmeyen Abdülhamid Han da gerekli gördüğü zaman Yunanistan ile savaşmış, İran’a operasyonu tercih etmiştir. Buna ise illaki sıcak savaş yapalım demek için değil, şundan ötürü değindim: Bizde ‘Türkiye’nin şurada burada ne işi var!’ diye çıkışanlar olur ya; Rusya’nın Suriye’de ne işi var onunla ilgili bir iki kelam etmek yerinde olur. Biz zamanında işin içinde Rusya’nın ve Çin’in de olduğu ‘ta Kore’de’ ne işimiz vardı; işin içinde İngilizlerin de olduğu Kıbrıs’ta ne işimiz vardı ise; Rusya’nın da ona benzer bir şekilde bu gün Suriye’de o işi var. Biz ise daha dün bizim toprağımız olan dibimizdeki ‘’ Suriye’’de ‘’ proxy war‘’ yapmaya bile çekiniyoruz. İran ise Irak ve Suriye rejimlerinin bıraktığı boşluğu hiç çekinmeden kendi gücünü berkitmek için ülkemizin güneyinde doldurmak ile meşgul. Rahmetli Süleyman Demirel: ‘Büyük devletler ile ilişki kurmak ayı ile aynı yatağa girmeye benzer’ dermiş. Bu sözü ben şöyle anlıyorum. ABD’nin PYD terör örgütüne terörist dememesinin nedeni; Rusya’nın hiç çekincesiz muhalifleri ve Türkmenleri vurmasının nedeni devletimizin tereddütsüz bir misalde de ‘komşu ‘’ülke’’ sınırlarına saygı duyma’ şeklinde karakterize olan ( saçmalığın önde gideni!) koduyla doğrudan alakalıdır. Dünyadan her hangi bir devlet sistemini ülkemize aynen transfer etsek; bir şekilde Halep’i, belki de ‘’ K. Suriye’’ ve ‘’ K. Irak’ı’’ Türkiye’ye bağlardı. Biz ise neredeyse bize bağlanmasın amacıyla bir sıcak savaş bile yapabiliriz! Ben suçun bizde olduğunu düşünüyorum: Devletlerin ‘ tarla kavgası’ büyük ve acımasız oluyor ve bildiğiniz tarla kavgaları gibi kardeş kardeşi bile tanımıyor. Ki bu kardeşler arası ilişki değil devletlerarası bir hukuktur. ‘ Devletlerin dostları değil, çıkarları olur’ mottosunu herkes bildiği halde bunu neden pratiğe dökemediğimiz ve bu ergen siyasetimizin sebebi apaçık ortada değil midir?

Daha fazla uzatmaya gerek yok sanırım, İngilizler tarafından bizi elinden gelse yok etmek için programlanan bu ‘yazılımdan’ sıkılmadık mı??

‘’ Türkiye Osmanlı Türkiye‘’
http://trosmtr.blogspot.com.tr/
http://neayakbunlar.blogspot.com.tr/
http://almanyanotlar.blogspot.com.tr/

https://www.youtube.com/channel/UCyGHDKpabWJ5Av4QUynooeA/videos

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
Paylaş
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir