1. Anasayfa
  2. Gündem

Osmanlı’nın Tasfiyesi – Ömer Muhtar’ın Yalnızlığı

Osmanlı’nın Tasfiyesi – Ömer Muhtar’ın Yalnızlığı
0

Yakın zamanda, Ömer Muhtar’ın idam edilişinin seneyi devriyesinde, herkes Ömer Muhtar’ı bir şekilde konuştu ancak kimse onun yalnızlığından bahsetmedi. Kimse onun direndiği zamanlardaki ‘dünyadan izole’ halinden bahsetmedi. Kimse emperyalist dünyaya; ‘onun sisteminin seçerek’; Libya halkının kendisiyle yalnız bırakıldığı bir ‘katliam makinası’ İtalya’ya karşı naçar halinden ve bunun sebebinden bahsetmedi. Oysaki Libya halkına el uzatan kardeşleri; Libya’nın işgalinden önceki kısa zamana kadar Anadolu idi Arap memleketleri idi yani Memalik i Osmaniye idi, Libya halkının bir devleti vardı ve bu Devleti Aliyye Osmaniyye idi. ‘Modern zamanların’ diktatörlerinden Kaddafi’nin finanse ettiği ve sürekli modern ordu karşısındaki çaresizliği işleyen ‘’Çöl Aslanı’’ filmini herkes bir daha hatırladı, çoğumuz bir kez daha izledi ancak bir çok kimse bu yalnızlığın, filmdeki umutsuzluğun gerçek sebebi üzerinde mütalaa yapmadı.

Omer-Muhtar-italya
Libya halkı yalnız kalmıştı. Abdülhamid Han’ı Sani’nin ve onun izzetli soyu ve devletinin kendisi zamanına kadar getirdiklerinin, takdiri İlahinin tecellisi ile bir şekilde, tasfiye olmasıyla ve bununla bir ‘Osmanlı aklının’ tarihte, belki de bir süreliğine, çekilmesiyle Libya ve Bingazi öksüz kalmıştı adeta. Mamafih ‘’İttihatçıların’’ göz göre göre -belki de ‘Makedon hareketi’ ile ilişkilerinin had safhada olmasından ötürü!- yanlış politikası nedeniyle İtalyanlar Libya’ya rahatlıkla ilk adımı atmışlardı. Hele ki Osmanlı’nın tasfiyesini perçinlemek maksadıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarından bir kilometre ötesine müdahale edemeyecek bir anlayışla ‘’kurulması’’; Memalik i Osmaniye’nin merkezi Anadolu’yu adeta felç etmiş bu ise Libya’nın esaretinin başlangıcı olmuştur. Herhalde tarihteki hiçbir direniş Ömer Muhtar’ınki kadar imkanlardan yoksun ve teçhizatsız kalmamıştır. ‘Memalik i Osmaniye ailesinin’ diğer fertleri de Libya’dan büyük bir kopuşla ayrıştırılmış ve Libya’yı naçar bırakmıştır. Bu gün ‘resmi tarih ideolojisini’ cesurca karşısına alan aydınlar sayesinde bunu net şekilde idrak edebiliyoruz ama yeterince irdelemediğimizden ötürü tarihimize ve bizim ‘hikayemize’ vefasızlık yapıyoruz!
omer-muhtar-2Sonuç itibariyle ‘çeliğe-moderne karşı çaresizliği’ işleyen, Devlet i Aliye’nin tarihte bir süreliğine geri çekilmesi ile türeyen ve vahşi emperyalizmin bir nevi sembollerinden biri olan ölü diktatör Kaddafi zihnimizde bir köşede dursun. Onun hakaretine uğrayan ve Memalik i Osmaniye’nin merkezinde doğan bir mücahid Necmettin Erbakan’ın işlediği ‘çaresizlik yok! Allah’ın izni ile teknoloji nimettir’ umuduna adeta yüz sene öncesinden bir temel yine o merkezden Abdülhamid Han’ı Sani’dendir. Panzehir; ‘’alan tanımlama’’ olarak ifade edilen ‘teknik fark yaratmaktadır’… Osmanlı mazlumların yanında oluşuyla, devlet anlayışı ve disipliniyle, dünya Müslümanlarına kol kanat germeyi varoluşunun temeli saymasıyla dünya üzerinde aktif ve Yusuf Kaplan’ın ifadesiyle ‘’stratejik devlet’’ olmasıyla İtalyanlara karşı durur. Adova Muharebesinde (tarih 1896’da) İtalyanlara haddini bildiren Kral İkinci Menelik’le bir ittifaka girişir. Libya’ya gözünü diken İtalya’ya karşı Abdülhamid Han, ‘’Şoa’nın hükümdarı’’ ya da ‘’Habeş İmparatoru’’ diye bilinen Kral İkinci Menelik’e üç kişilik heyetin başında Sadık Müeyyed Paşa’yı gönderir. Krala övgüler ve ‘’raslarına’’ (hükümranlığı altındaki diğer kabile reislerine) bile değerli hediyeler ve Osmanlı nişanları takdim edilir. Daha sonra İtalya’nın Habeşistan’ı işgal edeceği ve bunu Somali ve Eritre üzerinden yapacağı Krala bildirilir. Bu saldırı hazırlığına karşı aynı zamanda bu heyet Sultanımızın gönderdiği nakit parayı Habeşlilere sunar ve zaten Afrika’nın en iyi donanmış kuvvetlerinden olan Menelik’in orduları, İtalyanları, kendilerine komşu sömürgelerinden tehdit etmeye başlar. ‘Osmanlı stratejik aklı’ krala yön verir ve Libya bir tecavüzden (tarih 1901-1902) bu hamle ile kurtulur. İtalya gibi bir güçlü devletin hemen dibindeki toprak parçasından uzak tutulabilmesi bize bir şeyler anlatmaktadır. Bu stratejik hamle ya da Adova zaferi; gerçek manada bir devlet organizasyonları olanların, bazen dünyadaki diğer imkanlarla da, hiçbir şekilde naçar kalmayacağının ispatıdır. Emperyalistlere ve ‘’modern ordulara karşı çaresizliğin’’ bir Batı propagandası olduğunun ispatıdır. Kaddafi’nin filminin karakteri ise tam da oryantalizmden izler taşımaktadır.

Filmde gizliden gizliye işlenen bir çaresizlik temasının ve karikatürize edilen savaş sahnelerinin aksine Libyalı savaşçılar İtalyan uçaklarını bile düşürmüştür. Ki bu ‘düzenli ve disiplinli’ yeteri kadar sayıda askerin tüfek ateşiyle o zamanlarda mümkündür. Bu yöntemi Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’nda zaman zaman kullandığını ve başarılı da olduğunu biliyoruz. Hem zaten dünyada ilk torpido atan deniz altının sahibi bir devlet iradesinin ‘’tasfiye’’ olmasa idi Libyalı savaşçıları sadece böyle bir uçaksavar savunma taktiği ile mi yalnız bırakacaktı sanıyoruz!
Gizliden gizliye çaresizlik temasını işleyen her kitap, film ve tarih anlayışını sorgulamamızı sağlayacak verileri ise şu şekilde sıralamak istiyorum, sizler rahatlıkla yorumlayacaksınız: Osmanlı Devleti bir dünya savaşını ordusunun bütünlüğünü ve komuta kademesini kaybetmeden atlatmıştır. Yine toprak bütünlüğünü kaybetmemiştir. Çanakkale Savaşında dünyanın iki süper gücünü defetmiş ya da ‘bulut aldı götürdü’ denilen İngiliz birliklerini imha etmiş, Kut’ül Ammare’de ‘o zamanın ABD’si’ olan Büyük Britanya İmparatorluğu’nun bütün mevcuduyla bir tümenini esir olarak almıştır. Peki bugün ABD’nin bir tümeninin, olması ihtimal herhangi bir savaşın herhangi bir muharebesinde esir alınmasının ihtimali yüzde kaçtır? İşte bu veriler ışığında şu ifadeler şüphelidir: ‘’Osmanlı’nın yıkılması’’, ‘’süper güçler’’, ‘’Batının erişilemez gücü ya da durdurulamaz oyunları’’ ve vs…
Evet Libya çaresiz kalmıştı çünkü takdiri ilahi de olsa dünyada hiçbir milletin başına gelmeyen şekilde babası kalleşçe pusuya düşürülmüştü. Mamafih 33-34 sene önceki manevrasıyla Libya’yı rahatlatan Habeşistan da, Libya’dan sonra, ‘mazlumların babası’ tarihte geri döneceği gün için beklemeye başladığından ötürü 1935’de Benito Mussolini’nin gazabına uğramıştı…

Kaynaklar:
1) Abdülhamid Han’ın Kurtlarla Dansı, Mustafa Armağan.
2) 1909 İstanbul Düştü, Parvus’un Askerleri.
3) Dünya Savaş Tarihi, İmparatorluk Çağı/1776-1914, Robert B. Bruce, Phyllis G. Jestice, Stuart Reid, Rob S. Rice, Frederick C. Schneid
4) Dünya Savaş Tarihi, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı.
5) http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2924

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
Paylaş
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir